Günahta Yardımlaşma Ve Şahitler

Kişilerin gizli hallerini araştırmak ve onların affına mani olacak şekilde afişe etmek yanlış ve yasak olduğu gibi, toplu halde veya birkaç kişiyle birlikte günah işlemek de fevkalade yanlıştır. Hele ki medyaya düşmek iyice yanlıştır ve affı neredeyse tamamen Allah’a kalmıştır. Bu tür kimselerin kıyamet günü de affı mümkün olmayacak, herkes birbirine şahitlik ederek deşifre edilecektir. Oysa bir hadis-i şerifte belirtildiği gibi, Allah (c.c), kıyamet günü kullarını hesaba çekerken affetmek istediği kulunun sırlarını ortaya dökmemek, günahlarına başkalarını şahit tutmamak için, gizlice onun yaptıklarını bildiğini haber verip, “sen bunları yaparken gizlemiştin, şimdi ben de seni gizliyorum” buyurarak onu affedecektir. Ancak açıktan işlenmiş ve başkalarının şahit olduğu, üstelik de utanılması gereken yerde savunulmuş günahların affı mümkün olmayacaktır. Çünkü Kur’an’da açıkça emredildiği gibi günah ve düşmanlıkta yardımlaşma ve dayanışma yoktur. Yardımlaşma ancak takvada ve hayırlı işlerdedir:


وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰى وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ شَدٖيدُ الْعِقَابِ

“İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir.” (Maide, 5/2)

Dünya nimetlerinin, haram kılınıp da hak etmediklerimiz kısmına karşı değil sadece, hak ettiklerimizin bile birçoğuna karşı tıpkı ramazan orucu tutar gibi oruçlu olmak ve bulaşmamak esastır. Çünkü Hz. Ebu Bekir (r.a)’in dediği gibi, “haramla beslenen vücudu ateş temizler.” Şüpheli şeylerden kaçınmak ise hem Kur’an’ın hem de Resûl-i Ekrem Efendimizin tavsiyesi ve mümin olmanın şiarıdır.

İşte bu nedenledir ki, şüpheli şeylerden bile kaçınmaları emredilmiş olan müminler açıkça yapılması yasak edilmiş ve haram kılınmış olan şeylere hiç yaklaşmazlar. Müminin bu hassasiyetini tanımlayan ve ahiret yurdunun dünyada kazandıklarımızdan daha hayırlı olduğunu anlatan Şûra suresindeki ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:

“(Dünyalık olarak) size her ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır.

Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler; büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar; öfkelendikleri zaman bağışlayanlar; Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.”(Şûra, 42/36-39)

O halde yapılması gereken, günah işleme veya işlediği günahı müdafaa ederek, kendini haklı gösterme gibi ruhun iflasına sebep olan yanlış şeyler ve nefsin avukatlığını yapmak değil, aksine derlenip toparlanarak, en kısa zamanda ciddi bir tevbe ile Allaha dönüştür:

اِلَّا الَّذٖينَ تَابُوا وَاَصْلَحُوا وَبَيَّنُوا فَاُولٰئِكَ اَتُوبُ عَلَيْهِمْ وَاَنَا التَّوَّابُ الرَّحٖيمُ

“Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lânetlenmekten) kurtulmuşlardır. Çünkü ben onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim.” (Bakara, 2/160)

Bu ayete göre acilen günahını kabul edip tevbe edilmezse lânetlenme kapıdadır. “Günahımızı ortaya çıkarıp bizi deşifre ettiler” diye lanetleyip dışladıklarınız değil, siz lanetlenirsiniz; hem de Allah tarafından!

Ey iman ehli müminler! Sakın ola ki, hem günah işleyip hem de bunu müdafaa ederek zulmeden zalimlere yaklaşmayın:

وَلَا تَرْكَنُوا اِلَى الَّذٖينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ اَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ

“Zulmedenlere meyledip yaklaşmayın. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.”(Hûd, 11/113) Cenab-ı Hak, bizi zulmetmekten ve zulme uğramaktan muhafaza buyursun! Bu konuyu yine Kur’an-ı Kerim’in bize öğrettiği bir dua ile bitirelim:

“Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma!

Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme.

Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme!

Bizi affet, bizi bağışla, bize acı!

Sen bizim Mevla’mızsın.

Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”(Bakara, 2/286) Âmin!