VEFK VE TILSIM NEDİR?

VEFK VE TILSIM NEDİR; BUNLARI YAPMAK GÜNAH MIDIR?

Vefk ve tılsım nedir? Bunları yapmak günah mıdır? Eğer ilmine güvenilen biri tarafından yapıldığına kanaat getirilirse kullanılabilir mi?


Vefk ve Tılsım nedir? Gerçekliği var mıdır? Bunları yapmak günah mıdır?

Vefk nedir? Dinimizce vefk yapmak ve yaptırmak caiz midir? Bazı ayet ve duaları yazıp taşımanın bir sakıncası olur mu?

Vefk nedir? Dinimizce vefk yapmak ve yaptırmak caiz midir? Öncelikle bu yolu ve yöntemi kimler kullanıyor? Bu çeşit işleri yaparak insanımızın duygularını, hastalıklarını ve problemlerini istismar ederek bunu bir ticari metâ haline getirenler dinen sorumlu olurlar mı? Bazı ayet ve duaları yazıp taşımanın bir sakıncası olur mu?

Ayetlerden ve Allah’ın isimlerinden yapılan vefklerin şifalı olduğuna inanıyoruz. Ancak vefkler konusunda doğruları yanlışlardan ayırmak çok zor olduğu gibi, daima istismara müsait bir konudur. Bu açıdan böyle şeylerle meşgul olunmasını asla tavsiye etmiyoruz.Nitekim İmam Nevevî, İbniHacer el-Heytemî, manası anlaşılmayan vefklerin kullanılmasının caiz olmadığını ifade etmişlerdir.


Uygulamaya ve pratik hayattaki gelişimine baktığımızda, vefk ile uğraşan kişileri medyum, cinci, büyücü ve benzeri yolları kullananlar olarak görüyoruz. Bu kişiler dini değerleri, âyetleri, duaları ve Arapça ibareleri kendi çıkar ve menfaati uğrunda çekinmeden, pervasız bir biçimde kullanıyor, bilir bilmez ahkâm kesiyorlar.


Vefk, ebced harfleri olarak bilinen, harflerin sayı değerlerinden yola çıkarak, değişik ve çoğu anlaşılmaz şekiller yapılarak duaların rakamlara, geometrik çizim ve biçimlere dökülmesidir. Bunu yapan kişiler daha sonra buradan şifa, bir derman ve kurtuluş çaresi ürettiklerini ileri sürüyorlar. İşin ilginç ve endişe veren yönü, vardıkları sonuçları Kur’ân âyetlerine, Esmâi Hünsâ’ya, ledün ilmine, gayb bilgisine, Levh-i Mahfuz gibi ilahi kaynaklara dayandırarak, bir çeşit inandırıcı yaklaşım sergilemeleridir.


“Denize düşen yılana sarılır” misali, çaresiz kalan insanımız, bu kişilerin kapısını aşındırarak dertlerine çare, hastalıklarına şifa, problemlerine çözüm aramaya koyuluyorlar. Söz yerinde ise bazen “körün değneği kelin kafasına denk geliyor” çok nadir de olsa vefk yapılarak birisinin sıkıntısı hafifliyor, işleri yoluna giriyorsa, olay kulaktan kulağa yayılıyor, dilden dile dolaşıyor, böylece “umut tacirliği” sürgit devam ediyor.


Bir çeşit hurufilik olan bu yolun, vefkten başka muammâ, remil, fâl, cifr, azâyim ve nucûm gibi daha birçok değişik metotları ve uygulama alanları da vardır. Zaten fal, azayim ve nücum gibi uygulamalar açıkça hadislerde Peygamberimiz tarafından haram sayılarak yasaklanırken, geriye kalan, buna benzer gizemli, örtülü ve sırlı şeyler de caiz görülmüyor.


Vefk ve benzeri yolları uygulayan kişiler, kendilerine kaynak olarak Kur’ân’da “kesik-tekil harfler” olarak ifade edilebilen “elif lâm mîm”, “kâfhâ yâ aynsâd” gibi bazı surelerin ilk âyetleri ve ilk harfleri olan “hurûf- u mukataa” harflerini göstererek bir yerde yaptıkları işlere kutsallık ve manevi dayanak buluyorlar.
Fakat ne yazık ki, bunu da rahatça istismar ediyorlar. Bu açıdan vefkin günümüzde kullanımının dini bir yönü olmadığı gibi, bir çeşit sihir ve büyü olarak değerlendirilmesi daha doğru olacaktır. Bunun içindir ki, manası ve mahiyeti bilinmeyen vefk ve benzeri şekillerin yapılmasını ve kullanımını başta İmam Nevevî, İbnhacer el-Heytemî gibi İslâm uleması caiz görmüyor. Çünkü içinde sihir ve büyü malzemelerinin olması söz konusudur.


Dua okumak ve yazıp üzerimizde taşımak


İslâm fıkhı âlimleri, zararı gideren şeyleri üçe ayırmışlardır: Birincisi, açlık için ekmek yemek ve susuzluk için su içmek gibi kesin olanlarıdır. İkincisi, tıbbî tedavilerin bir kısmı gibi muhtemel (maznûn) olanlardır ve üçüncüsü de, okuyarak tedavi gibi, etkisi ihtimalli olanlardır. Zararı gidereceği kesin olan şeyi kullanmak farz ve onu terketmek haramdır. Muhtemel olanı yapmak iyidir. Ancak onu terketmek haram değildir. Üçüncü türünü yapmak da caizdir (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, İstanbul 1970, IX, 6395 vd.).


Dolayısıyla İslâm’a göre nazar, korku ve benzeri bazı psikolojik hastalıklar için sûre, ayet, hadis ve duaları okumak ve yazıp bir yere asmak caiz kabul edilmiştir.


Her şeyden önce İslâm dini, insan sıhhatinin korunmasına ve hastalandığı zaman tedavi görmesine son derece önem vermiştir.

Ebu Hüreyre, İbni Abbâs ve İbniMes’ûd’tan rivâyet edildiğine göre, birisi Hz. Peygamber (s.a.s)’in huzuruna gelerek;

“Ya Rasûlallah, gerektiğinde tedavi olalım mı?” diye sormuş. Hz. Peygamber (s.a.s) bu soru üzerine:

“Ey Allah’ın kulları tedavi olunuz. Yüce Allah ihtiyarlığın dışındaki her hastalığın şifasını da yaratmış” diye buyurmuştur (Buhârî, Tıb, 1; Tirmizî, Tıb, 2

Ebu Sâîd kanalıyla rivâyet edilen bir hadiste, Hz. Peygamber (s.a.s)’in muavvizeteyn (Felak ve Nas) sûreleri nazil oluncaya kadar, insan ve cinlerin nazarlarından Allah’a sığındığı açıklanmaktadır (Tirmizî, Tıb, 16; İbnMace, Tıb, 33).


Hasta olan bir insanın dua etmesi ve okuması câiz olduğu gibi, salih kimselere bunu yaptırmak da câizdir. Hz. Aişe (r.a)’dan şöyle rivâyet edilmiştir: Hz. Peygamber (s.a.s) hasta olan akrabalarının üzerine okuyarak sağ eliyle onları sıvazlar ve şöyle derdi: “Ey Allah’ım, ey insanların Rabb’ı, şu hastalığı götür, şifâ ver, şifâ veren Sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Hastalığı ortadan kaldıracak bir şifâ ver” (İbnMace, Tıb, 35, 36).


Bu ve benzeri rivayetlere göre, okuma ve yazma sureti ile tedavi caizdir. Ancak bunun için bazı şartlar vardır. Bu şartları şöyle sıralamamız mümkündür:


1- Okunan ve yazılan şey sûre, ayet, hadis veya manası anlaşılan dua olacak.
2- Manası bilinmeyen bir takım isim, harf, resim ve işaretler kullanılmayacak. Buna göre, yukarıda anlatılan ikinci çeşit muskalar İslâm’a göre haram ve yasaktır.
3- Tıbbi tedavide olduğu gibi, burada da şifa verenin yalnız Allah olduğuna inanılacak; O’ndan başkasından hiç bir şey umulmayacaktır.
4- Ayırmak, iflas ettirmek için  Bir kişinin kötülüğüne  yapılmayacaktır. (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, IX, 6397).


Dikkat edilecek diğer bir husus da muska yazarken veya yazdırırken, İslâm’a aykırı olan her şeyden uzak durmak gerekir. Ölçü İslâm ve niyet Allah’ın rızası olmalıdır.
Âlimlerin çoğunluğu, okuma veya yazma yolu ile tedaviden ücret almayı câiz görmüş bunu haram kabul etmemişlerdir (Tirmizî, Tıb, 20; el-Aynî, Umdetu’l-Kari, V, 647).

Ancak bunu istismar etmemek gerekir.


Yukarıdaki şartlara uygun olarak yazılan muskaları kullanmak ve taşımak caizdir, İslâm dini açısından herhangi bir sakıncası yoktur; fakat bu şartlara aykırı olarak yazılan ve taşınan muskalar, kesinlikle yasaklanmış, haram kabul edilmiştir.